Benler genellikle cildimizdeki kahverengi lekeler olarak bilinmektedir. Aslında bizim çoğu zaman ben sandığımız görünümler güneş lekeleri, çiller, yaşla meydana gelen deri kalınlaşması ya da bir takım deri kanserinin belirtileriyle karışabilmektedir.

Derideki bir görünümün ben olup olmadığını bazen dermatologlar bile çıplak gözle bakarak anlayamaz. Benlere ancak dermatoskop adı verilen bir cihazla ve bu konuda tecrubeli hekimlerce tanı konulabilmektedir.

58 ülkeden sağlık turizmi sektör yöneticilerinin katıldığı 'Dünya Sağlık ve 3.Yaş Turizmi Kongresi'ne (World Health & 3rd Age Tourism Congress) stand açarak katılım gerçekleştirdik. Stand aktivitesi ile yaptığımız tanıtımların yanı sıra birçok ülke temsilcileri ve şirketlerin yöneticileri ile yaptığımız ikili iş görüşmeleri sayesinde ülkemizin sağlık turizminde daha büyük adımlar atmasında bizde yerimizi aldık.

"İnatçı öksürüğü ciddiye alın"
Uzun süredir geçmeyen öksürüğünüz varsa sizde de astım olabilir.’ İşte Tınaztepe Hastanesi Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hakan Koca’nın sözleri. Dr. Koca ‘Geçmeyen Öksürük’ ile sözlerine şöyle devam ediyor.

Öksürükle Giden Astım adını verdiğimiz bu durum, yetişkinlerde olduğu kadar çocuklarda da en sık kronik öksürük sebeplerinden biridir. Astımda öksürüğe hışıltı, göğüste sıkışma hissi ve nefes darlığı eşlik eder. Oysa ki Öksürükle giden astımda tek semptom öksürüktür ve astım öksürüğüne benzer olarak gece atakları ile seyredebilir, şiddeti gün içerisinde değişkenlik gösterebilir,soğuk ve egzersiz uyarıcı olabilir. Öksürükle giden astımlı hastalarda astımdan farklı olarak fizik muayene ve solunum fonksiyon testleri normaldir ve bu durum zaman zaman tanıda gecikmeye neden olabilmektedir.

Öksürükle giden astımda tanı kriterleri nelerdir?
• 8 haftadan uzun süren öksürük
• Nefes darlığı ve hışıltı olmaması
• Geniz akıntısı olmaması
• Solunum testinin normal olması
• Akciğer grafisinin normal olması
• Astım tedavisiyle öksürüğün rahatlaması durumunda ÖGA düşünülür.

ÖGA’lı hastaların takibi son derece önemlidir, çünkü hastaların bir bölümünde hışıltı ve nefes darlığı gelişerek klasik astım gelişmektedir.
ÖGA’lı hastaların yaklaşık %30’unda astım geliştiğinin gösterilmesiyle ÖGA “astım öncesi evre” veya “astımın erken evresi” olarak kabul edilmektedir.

Peki ASTIM dan ne zaman şüphelenilmeli?

Astım tanısı için sorulması gereken sorular

1. Hastanın göğsünde zaman zaman hırıltı, hışıltı veya ıslık sesi duyuluyor mu?
2. Özellikle geceleri ve/veya sabah uyandığında ortaya çıkan inatçı öksürük var mı?
3. Öksürük ve/veya solunum güçlüğü nedeniyle zaman zaman uykudan uyanmak zorunda kalıyor mu?
4. Koşu veya diğer egzersizler dahil, fiziksel aktivite sonrasında öksürüyor veya göğsünden hırıltı/hışıltı sesi geliyor mu?
5. Semptomların belirli bir mevsim veya ortamla ilişkisi var mı?
6. Solunum yoluyla alınan alerjen veya iritan maddelerle (sigara dumanı, parfüm, boya, diğer kokular) karşılaşma sonrası öksürük, hırıltı/hışıltı veya göğüs sıkılması ortaya çıkıyor mu?
7. Soğuk algınlığı “göğsüne iniyor” mu veya iyileşmesi 3 haftadan fazla zaman alıyor mu?
8. Semptomlar ortaya çıktığında hasta herhangi bir ilaç kullanıyor mu? Hangi sıklıkta? Bu ilaçtan sonra şikayetleri hafifliyor mu?
9. Zaman zaman gelen nefes darlığı atakları oluyor mu?
 

Hasta yukarıdaki sorulardan herhangi birine “evet” yanıtı verdiği takdirde, astım düşünülüp, hasta incelemeye alınmalıdır.

Özel Tınaztepe Hastanesi İç Hastalıkları Uzmanı Dr. Olcay Gültepe gebelik döneminde görülen tiroid hastalıklarının sıklığına dikkat çekerek şunları sözlerine ekledi:
'Gebelik döneminde tiroid bezinin hastalıkları sık görülür ve anne karnındaki bebeğin gelişimini yakından etkilediği için özel bir önem taşır. Gebelikte tiroid hormonu eksik veya fazla olabilir ya da tiroid nodülleri olabilir. Gebelik belli olduğunda TSH testi yapılarak tiroid  problemi araştırılır. İstenen, TSH düzeyinin 0.5 ila 2.5 IU arasında olmasıdır. Bu değerlerin dışındaki sonuçlarda gebede tiroid hastalığı araştırması yapılır. Hormon testleri antikor testleri ve  ultrasonografi ile yapılan değerlendirmede problem saptanır. Tiroid hormon eksikliği var ise zaman kaybetmeden tiroid hormon replasman tedavisine başlanır. Aylık takip ile hormon düzeyine göre ilaç dozu ayarlanır.  Gebelikte tiroid hormonu fazlalığı saptanır ise tedavi başlanmadan önce bu yüksekliğin gebelik hormonu olan HCG kaynaklı olup olmadığının belirlenmesi gerekir. HCG ye bağlı olan tiroid hormon yüksekliği geçici olup bir süre sonra normale döner tedavi gerektirmez. Gerçek tiroid Hastalığı'na bağlı yükseklik var ise mümkün olan en az dozda ilaç ile düşürülmeye çalışılır. Yine aylık takip ile ilaç dozu ayarlanır.

Gebelik öncesi tiroid hastalığı olan bayanlarda gebelik belli olduğunda hemen tiroid hormon testleri yapılarak alınan ilaç dozları ayarlanır. Daha önceden var olan tiroid nodülleri gebelikte büyüme eğilimi gösterebilir. Riskli olan nodüllerden biopsi yapılarak kanser olasılığı araştırılır. Biopsi sonucu iyi huylu olarak gelir ise takip ve tedavisi gebelik sonuna ertelenir . Kötü huylu nodül saptanır ise ve operasyon kararı alınır ise bu işem için en uygun dönem gebeliğin 3-6. ayıdır.

Gebelikte ortaya çıkan  tiroid hastalığının gebelik sonrasında devam edip etmeyeceğini araştırmak için doğumdan 4-6 hafta sonra tiroid hormonları kontrol edilir.

Tiroid hastalıkları bazen gebe kalmaya engel olabilir. Anne karnındaki bebek 12-14. Haftaya kadar kendisi tiroid hormonu üretemediğinden bu hormonu anne kanından alacaktır. Bebeğin nörolojik gelişimi bu hormona bağlıdır ve eksikliğinde ciddi nörolojik gelişim problemleri görülebilir. Bu nedenle her gebe erken dönemde tiroid hastalığı açısından tetkik edilmeli ve hastalık var ise uzman hekim tarafından takip ve tedavisi yapılmalıdır.'

Sunumunda 'Bale yaralanmaları, tedavisi ve önlenmesi' konusuna da değinen Özel Tınaztepe Hastanesi Ortopedi ve Travmatoloji hekimi Doç.Dr.Haluk H.Öztekin 'Dans, vücudu devamlı yüklenme altında bırakan bir sanat dalı olduğundan kas iskelet sisteminde yaralanmalara yol açmaktadır. Bu yaralanmalara etki eden pek çok faktör olmakla beraber en önemlisi uygulanan yüklenmelerdir' diyor.

Dr. Öztekin aşağıda belirtilen semptomları olanların mutlaka dans yaralanmalarında tecrübeli bir Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanına danışması gerektiğinin altını çiziyor.

1. Ağrı istirahat ile geçiyor, egzersizlerde oluşuyor ise
2. Ağrı devamlı ise
3. İlk tedaviye rağmen ağrı nüks ediyorsa
4. Dansa devam edemeyecek şiddette ise

Op. Dr. Özgür AKŞAN bahar aylarının gelmesi ile insanları artan hareketliliği ve ağır kaldırmakla Tınaztepe Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Departmanına bel problemlerinin artan sayıda geldiğini bildirdi.
Bu ay içerisinde bel fıtığı ameliyatlarında artış olduğunu ve bu cerrahilerin çoğunun ağır kaldırmakla olan eski bel rahatsızlığı olan hastaların yakınmalarının nüks ettiği ve bacaklarında ağrı uyuşma ve güç kaybı başvurularının arttığını söyledi.
Dr Akşan; özellikle bahar aylarında soğuklarda giyim tarzımıza dikkat etmeli ve dengeli bir şekilde ağırlık kaldırmamız gerektiğini, bel ağrılarının çoğunun medikal tedavi ve egzersizlerle tedavi edildiğini sözlerine ekledi.

Genital bölgenin estetik ve rekonstrüktif (düzeltici) operasyonları günümüzde kadınlar tarafından sıklıkla talep edilmektedir.

Dış genital bölgenin ve vajenin bozukluklarına esas olarak şu durumlar sebep olabilmektedir:

1. Gebeliklerin ve özellikle vajinal doğumların sayısı ne kadar fazla ve zor olursa, vajenin bollaşması ve sarkması o kadar fazla olur.

2. Uzun süreden beri devam eden kabızlık, öksürük (alerjik astım, kronik bronşit gibi hastalıklara bağlı olarak)

3. Kişinin açık tenli olması ve yaşın ilerlemesi hem dış dudaklarda hem de vajende olumsuz değişikliklere sebep olabilmektedir.

4. Sigara içilmesi, kahve veya kafein içeren içeceklerin sık tüketilmesi

5. Sık ve aşırı miktarda kilo alınması ve hızlıca verilmesi

6. Bunlara ek olarak bazı kadınlarda doğuştan bulunan küçük dudaklarda aşırı büyüklük, asimetri (her iki dış dudağın birbirinden farklı büyüklükte olması) veya şekil bozukluğu olabilmektedir.

Dış dudakların bu bozuklukları kadının özellikle mayo, spor kıyafeti giyerken zorluk çekmesine, genital bölge temizliğinin tam yapılamamasına, idrar yaparken problemlere, ilişki sırasında kıvrılarak vajenin içine girmesine ve cinsel ilişkide problemlere yol açabilmektedir. Vajenin bollaşması veya sarkması da tekrarlayan vajinal akıntılara, vajende kuruluğa ve dolayısıyla cinsel ilşkide ağrı ve zorlanmaya sebep olabilmektedir. Tüm bunlara ek olarak günümüzde kadınlar genital bölgenin ve vajeninde estetik açıdan düzgün ve kendi istedikleri görünümde olmasını talep etmektedirler. Yapılan operasyonlar ile tüm yukarıda sayılan şikayetler azalmakta ya da tamamen ortadan kalkmaktadır.

Sıklıkla yapılan operasyonlar arasında; kişinin durumuna özel vajinal daraltma, küçük dudakların küçültülmesi, daha önce yapılan epizyotomi kesilerinin düzeltilmesi, geçirilmiş sezeryan sonrası veya kendiliğinden gelişen mons pubisteki sarkmaların ve yağ birikiminin düzeltilmesi sayılabilir. Bunlara ek olarak kişinin istekleri de gözönünde bulundurularak daha iyi bir görünüm ve daha tatminkar bir cinsel hayat için farklı girişimlerde yapılabilmektedir.

Operasyonlar, rejyonel (spinal) anestezi altında (hasta ile sohbet edilerek), ameliyathane ortamında yapılır. Hastalar ağrıyı kesinlikle hissetmez. Eğer kişi çok tedirgin ve stresli ise sedasyon yapılarak hastanın uyuması sağlanır. Ameliyatlar süre olarak 30-60 dakika arasında sürmektedir. Operasyon sonrası genelde 1 gece hastanede kalınması uygun olmaktadır.

Ameliyat gecesi hastalar hemen ayağa kaldırılıp, yürütülür. Kendi kişisel bakımlarını (tuvalete gitme, yemek yeme vb) yapabilirler. Operasyonun tipine gore idrar sondası bir gece kalabilir. Yine yapılan operasyona bağlı olarak her saat başı 15 dakika süreyle dış genital bölgeye soğuk uygulama yapılması gerekebilir. Ertesi sabah taburcu olduktan sonar 1 hafta sonra kontrole çağrılırlar.

Daha detaylı ve farklı konularda bigi almak isteyenlerin Op.Dr.Can POSTACI ile görüşmesi önerilir.

İzmir de ,karın da ağrısı şikayetiyle hastaneye başvuran 43 yaşındaki Esat Çakıcı nın sağ böbreğinden 5 kilo 30 santim boyunda tümör çıkarıldı.
İzmir’in Şirinyer ilçesinde 30 yıldır tesisatçılık yapan 43 yaşındaki Esat Çakıcı ,şiddetli karın ağrısı ve şişkinlik şikayeti ile İzmir Özel Tınaztepe Hastanesi Üroloji Kliniği'ne başvurdu. Özel Tınaztepe Hastanesi Üroloji Kliniği Profesörü Gürhan Günaydın’ın başkanlığındaki ekip tarafından ameliyata alındı. Ameliyatla karnındaki 5 kiloluk 30 santim büyüklüğündeki tümörden kurtulan ve ağrıları son bulan Esat Çakıcı ‘Tümörü görünce bende şok oldum. Beni rahatsız eden kitleden kurtulduğum için çok mutluyum’ dedi.
Esat Çakıcı başından geçenleri şöyle anlattı:
‘Bundan altı hafta önce sağ karın boşluğundan şiddetli bir ağrı vardı. Ağrılar dayanılmaz olunca İzmir de Üç Hastane dolaştım. En son gittiğim hastanede sizi ameliyat yapamayız, önce kemoterapi göreceksiniz bu çok riskli, hatta ölümle sonuçlanacak bir ameliyat dediler, ancak bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine Özel Tınaztepe Hastanesi geldim. Beni Prof. Dr. Gürhan Günaydın, Op.Dr. Serkan Demiryoğuran gördü ve biz bu ameliyatı yaparız, kitleyi çıkartırız, başka çaresi yok dediler. Ben de doktorlarıma inandım ve güvendim. 5 kiloluk 30 santim boyundaki kitleyi çıkardılar. Şimdi çok iyiyim. Doktorlar beni tekrar yaşama bağladılar’ diye konuştu.
Doktorlar şaşırdı…
Özel Tınaztepe Hastanesi Üroloji Kliniği Doktoru Prof. Dr. Gürhan Günaydın ‘benzer tümörler gördüm ama bu sıradan bir şey değil çok nadir belki hayatımda bir yada iki kez böyle vaka gördüm. Başarıyla tümörü çıkardık, hasta şimdi çok iyi, çıkan 5 kilo 30 santim boyundaki tümörü patolojiye gönderdik’ diye konuştu.

Endovenöz lazer ile varis tedavisinin İzmir Özel Tınaztepe Hastanesi'nde uygulandığını belirten Göğüs Kalp Damar Cerrhisi uzmanı Prof.Dr. İsa Durmaz bunun hakkında şunları söyledi. 'Son yıllarda yaygın olarak kulanılan endovenöz lazer varis tedavisi ile hastalar daha basit bir yöntem ve daha estetik bir görünüm ile sağlığına kavuşuyor. Diz altından damarın içine ultrason yardımı ile lazer kateteri yerleştirerek damar kasıktan itibaren lazer ısısı ile ...

Kafa travmasıyla Özel Tınaztepe Hastanesi'ne başvuran hastamız, Op. Dr. Özgür Akşan'ın muayenesinin ardından BT (Beyin Tomografisi) çektirdi. BT sonucunu gören Dr. Akşan, beyindeki tümörü fark edince hastayı acil ameliyata aldı ve başarılı geçen ameliyatın ardından hasta hayata tekrar 'Merhaba' dedi.

Özel Tınaztepe Hastanesi Nöroloji uzmanı Dr. Hasan Ergün, ülkemizde insan ömrünün uzaması nedeniyele yaşlılıkta görülen beyin damar hastalıkları, Alzheimer Hastalığı, Parkinson Hastalığı gibi hastalıkların nöroloji polikliğinde daha sık görüldüğüne dikkat çekti.

Poliklinik Hizmetleri;

Özel Tınaztepe Hastanesi hafta içi sabah 08:00 ile akşam 18:00, Cumartesi günleri sabah 08:00 ile öğle 13:00 saatleri arasında poliklinik hizmeti vermektedir. Online Randevu

Acil Servis;

Özel Tınaztepe Hastanesi Acil Servis hizmeti 7 gün 24 saat devam etmektedir. 

Özel Tınaztepe Hastanesi bünyesinde oluşturulan 'Uyku Laboratuvarı' ilgili branş hekimlerinin denetiminde hizmet vermeye devam ediyor. Hastanemizde normal uyku ve bazı hastalıklarsa oluşan uyku arasındaki değişikliklere ilişkin bilgiler uyku laboratuvarlarında yapılan incelemeler sonunda elde edilmektedir. 

Özel Tınaztepe Hastanesi'nde yatan hastanıza geçmiş olsun demek artık çok kolay.  E - Geçmiş Olsun linkine tıklayın, mesajınızı yazın, bizler mesajınızı hastanıza veya hasta yakınlarına iletelim. 

Radial Arter (El Bilek Damarı) Yoluyla Koroner Anjiyografi ve Perkütan Koroner Girişimler (Balon ve Stent Uygulamaları)          

Her üç kişiden birinin ölüm nedeni kalp hastalıklarıdır. Modern tıp ve tedavi edici hekimlik uygulamalarında her hastalık da olduğu gibi kalp hastalıklarında da erken teşhis çok önemlidir.

Amerika’da yaşayan Japon asıllı Daniel Hwang, tatil için ülkemizi tercih etti.  Tur grubuyla Ege Bölgesi’nde ülkemizi keşfeden Hwang, Edremit taraflarında kalp krizi geçirdi. Önce yerel bir hastaneye götürülen Hwang, durumu ciddiyet kazanınca  hastanemize getirildi. Duayen Kalp Damar Hastalıkları Profesörü İsa Durmaz’ın ellerine emanet edilen kalbine 4’lü By-pass yapıldı. 

Tınaztepe Hastanesi her geçen gün branşlarını arttırırken, branşlarına verdiği önemin altını da çizmeye devam ediyor. Onkoloji bölümüyle başlayan,  kanserli hastalara umut ışığı olan Tınaztepe Hastanesi, Onkoloji branşının önderliğinde “Onkoloji Kanser Konseyi”ni hayata geçirdi.

Hastanemizde anjiyo olan hastalarımıza yönelik Doç.Dr.Ozan Kınay’ın verdiği “Anjiyo sonrası yaşam” konulu seminerlerimiz sürüyor. Hastalarımızın Anjiyo sonrası kontrol zamanlarını aynı zamanda eğitim semineri haline getiren Doç. Dr. Ozan Kınay; “Hastalarımıza anjiyo sonrası kullanacakları ilaçların yanı sıra bundan sonraki yaşamlarında dikkat etmeleri gereken her türlü bilgiyi aktarmaya çalışıyoruz.